Son yıllarda, dünya küresel ticaret savaşlarına sahne olurken, global ekonomiyi sarsan ve uluslararası ilişkilerde gerilime yol açan birçok olay yaşandı.
Ticaret politikalarındaki değişimler, korumacılığın artışı, teknolojik endişeler ve ABD, Çin, Rusya gibi rekabetçi ekonomik güçler arasındaki mücadeleler uluslararası ticarette adil olmayan uygulamaların artmasına sebebiyet vermiştir. Ülkeler kendi endüstrilerini korumak ve dış rekabete karşı avantaj sağlamak amacıyla korumacı politikalara yönelmektedir. Bu da dünya ekonomisinin olumsuz etkilenmesini ve dolayısıyla da insanlığın mağdur olmasına sebebiyet vermiştir.
Örnek vermek gerekirse, Rusya, Ukrayna ve dolaylı şekilde NATO denkleminde yaşanan savaş milyarlarca insanın tahıla erişmesini güçleştirdi ve birçok ülkede kıtlığı daha fazla tetikledi. Yani, etkilenen yine güçsüz kesim oluyor. Ülkelerin uyguladığı yaptırımlar, hem kendi ülke toplumlarının hem de başka ülke toplumlarının etkilenmesine sebebiyet veriyor. Yapılan kısıtlamalar, ithalat ve ihracat maliyetlerini arttırdığı için yaptırım uygulayan ülkelerin kendisine de yansıyor ve dolayısıyla da uzun vadede bu yaptırımların kazananı olmuyor.
Son yıllarda, ABD ve Çin arasındaki ticaret gerilimi de bu duruma örnek verilebilir. İki ülke arasında adil olmayan ticari rekabet, fikri mülkiyet hakları ihlalleri, etik dışı teknoloji transferi sorunları gibi nedenlerle karşılıklı olarak ekonomik sorunlar yaşandı. Bu durum, dünya ekonomisinde de belirsizliklere ve küresel ticari aksiliklere sebebiyet verdi.
Ülkemiz de zaman zaman küresel ticaret savaşına maruz kalmaktadır. Suriye’de yapılan operasyonlar sonrasında ülkemize de küresel yaptırımlar uygulandı. Savunma sanayimize yapılan bu ambargo ve yaptırımlardan biz birçok ülkenin aksine bu süreçten güçlenerek çıktık. Teknik donanımımız, insan gücümüz ve altyapımız bu duruma çözüm bulacak durumda olmasaydı belki de şu an çok çok daha farklı hadiselerle karşı karşıya olmamızı sağlayabilirdi. Yıkılmadım ayaktayım görünümü yerine belimiz bükülseydi bizlere yaptırım uygulayan ülkeler misliyle üzerimize tökezlenebilirdi. Unutmayalım, her düşman adil dövüşmez…
Uygulanan ambargolar, ticari yaptırımlar çözüm değildir; işbirliği ve diyalog yoluyla ortak çözüm bulma çabaları küresel ekonominin istikrarlı olmasını sağlar. Bunun yanı sıra serbest ticaret anlaşmaları ve kapsamlı işbirliği çözüm olabilir.